Adanalı Hanımağa 16

Ben Esra telefonda seni bosaltmami ister misin?
Telefon Numaram: 00237 8000 92 32

Adanalı Hanımağa 16
Süit bir odaydı burası da. Yatak odasından hariç bir de salon genişliğinde oturma odası vardı. Kapıyı kilitledim. Hanımağa ayakkabılarını çıkarıp kenara attı. “Öff, bu amına koyduklarım da ayaklarımı mahvediyor!” dedi büyük koltuğa oturup ayaklarını ovuştururken. “Masaj yapmamı ister misin!” diye sorduğumda gülüp “Sen ne anlarsın masajdan!” dedi.

“Burada baş başa kaldık, şoför anlar mı sence!” diye sorduğumda “O şimdi çoktan kulübe gidip konsların peşine düşmüştür!” dedi. Merak ettiğim bir şey de Şehmuz Bey’di. “Ya Şehmuz dediğin adam, beni yeğenim diye tanıttın ama oda istedin!” dediğimdeyse “Ee, ne olmuş yani oda istediysem, insan yeğeniyle aynı odada kalamaz mı? Belki seninle özel konuşmak istediğim şeyler var benim? Hem korkmana, merak etmene gerek yok. O sadece alacağı paraya bakar, gerisine karışmaz!” diyerek beni rahatlatmaya çalıştı.

Ardından da telefonla kulüp müdürünü arayıp ne yaptıklarını sordu. “Ben gelemiyorum bu akşam, sen idare et, kızlara söyle akıllı olsunlar, Sevda’ya özellikle dikkat et!” diyerek uyarıda bulundu. Cavit’le kumarhane hakkında konuştu daha sonra.

Telefonu kapatıp gömleğini ve pantolonunu çıkardı. Siyah pamuklu külotu ve ten rengi sutyeni ile kaldı. “Şu sutyenimi açsana!” diyerek sırtını bana dönünce dolgun götüne bir şaplak attım. Götünün yanakları titrerken odanın içi çınladı.

“Ne yapıyosun, manyak mısın!” dedi ama şaplağım hoşuna gitmişti. “Böyle külotlar yerine şöyle güzel güzel tangalar giysene!” dediğimde “Vay ibne vay. Senin de aklın benim götümde!” dedi kahkahayla. “Götümün arasına giriyor onlar, rahatsız oluyorum. Ama istersen giyerim niye olmasın” dedi yan gözle bakarken.

Sutyenin kopçasını açtım, benden yana döndü. Şişkin memeleri önümde sallanırken başımı tutup dudaklarıma asıldı. Kanatırcasına emdi onları. Bense memelerini ve götünü okşadım. “Beraber yıkanalım!” teklifime “İyi, gel bakalım!” diye karşılık verdi. Kendisi banyoya geçerken ben de çabucak soyunup banyoya geçtim.

İki kişinin rahatça sığabileceği duşakabine girdik. Üstümüzden akan tazyikli sıcak suyun altında önce vücutlarımızı, saçlarımızı ıslattık. Benden eğilmemi isteyince duşakabinin zeminine kıç üstü oturdum.

Hanımağa mini şampuanı alıp saçlarıma döktü ve çocukken annemin yaptığı gibi ovalayarak köpürttü, yıkadı. Ben de onun boyalı sarı saçlarını yıkadım, ardından kremledim.

“Dip boyan gelmiş, hafif beyazlık var!” dediğimde “Biliyorum, boyatmam lazım. İş güç yüzünden gidemedim bir türlü!” dedi. “Saçlarının asıl rengi ne!” diye sorduğumda “Açık kestane!” dedi. “Niye sarıya boyatıyorsun ki, asıl rengine boyatsana!” dediğimdeyse “Senelerdir sarıya boyatıyorum. Artık bu renk benim markam oldu, kestane yapsam kimse tanımaz!” diye karşılık verdi.

Sonra da “Apo’dan önceki hayatımda saçlarımın rengiydi kestane. Ondan sonra sarıya boyattım. O zamanki hayatımı unutmak istiyorum, onun için de başka renge boyatmam mümkün değil” diyerek küçük bir açıklama yaptı.

Birbirimizin vücudunu avuçlarımızın arasında sıcak suyun altında uzun uzun okşadık. Cinsellikten çok duygusal bir eylemdi bu. Hiç konuşmadan, birbirimizin gözlerine bakıyor, dudaklarımız yerine ellerimizi konuşturuyorduk. Açık kahverengi gözlerinde dışarda görmeye alıştığım sert ve erkeksi ifadenin yerine sevgiye ve ilgiye muhtaç bir kadının yalnızlığı seziliyordu.

Dudaklarımız kenetlendi. Birbirimizi hasretle, şehvetle öptük. Götüne bastırdım ellerimi, memelerini hoyratça emdim, uçlarını ısırdım, sıktım, yoğurdum. Yarağım bu anlarda bir sertleşip kalkıyor sonra yeniden normal haline dönüyordu.

Bornozlarımıza sarınıp oturma odasına geçtik. Bütün gece bizim olduğu için erkenden eyleme geçmenin gereği yoktu. Hanımağa “Ben acıktım!” dedi ve Şehmuz’u aradı. “Bize iki kişilik güzel bir yemekle en kalitelisinden şarap gönder!” diyerek kapadı telefonu.

“Sen şarap içer miydin!” şeklindeki soruma “Niye şaşırdın!” diye karşılık verdi. “Ne bileyim, seni rakıyla viskiyle görmeye alıştığım için şarap biraz kadınsı kalıyor senin için!” dedim. Beyaz dişlerini göstererek güldü, “Niye, ben kadın değil miyim!” dedi. Ardından da “Nerede nasıl davranmam gerektiğini biliyorum çok şükür!” diyerek odaya geçip yatağa uzandı.

10 dakika kadar sonra kapıya vuruldu. “Şu çantadan para al, çocuğa ver!” deyince koltuğun kenarına koyduğu sırt çantasını açtım. İçi deste deste Lira, Dolar ve Euro ile doluydu. İçinden 100 Dolar çekip aldım, yerde duran külot ve sutyeniyle giysilerini koltuğun arkasına koydum. Bize kapıyı açan çocuk gelmişti. Parayı verip gönderdim onu, servis arabasını kendim içeri aldım. Çocuk keyifle giderken kapıyı kilitledim yine.

Şehmuz Bey bizim için kebap yaptırmış, yanında da meyve tabağı ile birer şişe kırmızı ve beyaz şarap göndermişti. İkimiz de acıkmıştık, kebapları iştahla yerken kırmızı şarabımızı içtik. Kebapla şarap benim için garip bir ikili olsa da Hanımağa için alışıldık bir şeydi. Yemeğin sonrasında mayışmıştık, kırmızı şarabın yarısı bitmişti.

Yatak odasına geçip yatağa uzandık. Bornozlar halen üzerimizdeydi. Elimi alta indirip Hanımağa’nın kuşağını çözdüm. Elimi çıplak karnında, göbeğinde gezdirdim. Kasıklarının arasına soktuğumda kendinden geçmiş gibi inleyip dudaklarını ısırdı, kasıklarını sıktı. İyice açtım bornozunu ve boynunu, yanaklarını, omuz başlarını öpmeye başladım.

Hanımağa karşılık vermeden beni takip ediyordu gözleriyle. Dolgun memelerini emmeye başladım az sonra. Uçlarını dilimle yalarken ufaktan iniltiler çıkarıp dudaklarını emiyordu. Alttan kavradım memelerini ve sıktım. Her iki meme başını yaladım, dilimle parlattım, uçlarını ısırdım uzun uzun. Hanımağa çok keyifliydi ama karşılık vermemeye devam ediyordu.

O ara pantolonumun cebindeki telefonum çaldı. İçerde koltuğun kenarına koymuştum. “Bizim hatundur!” dediğimde “Aç bak!” dedi. İstemeye istemeye gittim, karım görüntülü arıyordu. “Görüntülü arıyor!” dediğimde “Kapıyı kapat, sen konuş orada!” dedi, biraz telaşlanmış biraz da kızmış gibiydi. Yatak odasının kapısını kapattığımda telefonun sesi kesilmişti. Ben görüntülü aradım karımı.

Çocuklar uyumadan önce beni görmek istemişlerdi. İkisiyle de uzun uzun konuştum. İçerdeki Hanımağa’nın yanına bir an önce dönmek istesem de çocuklarımı da çok özlemiştim. Karım “Neredesin sen, o bornoz ne üzerinde!” diye sordu. Beklediğim bir soruydu bu ve cevabını da hazırlamıştım kafamda.

“Teyzen benim evi temizletti bugün. Evde çamaşır suyu koklamayayım diye de otelden oda tuttu. Orada kalıyorum bu gecelik. Beş yıldız otel, süit oda!” dediğimde karımın sevinçten ağzı kulaklarına vardı. “Ben sana en başından beri diyorum kadına yakın ol diye, sen dinlemedin beni!” dedi. Ardından da “Şunları yatırayım arayacağım!” dedi bir gözünü kırparak. Bana verdiği bir mesajdı bu. Görüntülü arayacaktı, muhtemelen geçen geceki gibi görüntülü seks yapmak istiyordu.

Hanımağa’nın yanına döndüm. Yarı uykulu yarı uyanık bir haldeydi. İnce battaniyenin altına girmişti. “Ne konuştun iki saat, uykum geldi!” dedi gözlerini açarak. “Çocuklarla görüştüm, bizimkinin de çenesi düştü. Şey, bir de çocukları yatırdıktan sonra arayacağını söyledi!” dedim. “Ne bok yemeye arayacakmış!” diye sordu. “Senden saklayacak değilim, özel görüşme yapmak için!” dediğimdeyse “Ne özel görüşmesi, o ne be!” dedi şaşkınca.

“Özel görüşme işte. Görüntülü görüşüp telefonda seks yapıyoruz. Amını götünü açıp bana gösteriyor, ben de benimkini…!” dediğimde tuhaf tuhaf baktı önce. Sonra da “Ya git işine amına koyim, o ne öyle. Benim yeğen de amma orospuymuş ha, hanım hanımcık bir şey sanıyordum ben onu!” diyerek kahkaha attı. “Valla öyle!” dedim. “Ben anlamam görüşme mörüşme, bu gece bana aitsin. Ara konuş, yoksa git içerdeki koltukta yat!” dedi sert bir tonda. Şaka yapmadığı belliydi.

İçeri geçip aradım karımı. “Canım benim uykum geldi, bugün teyzenle çok dolaştık, yoruldum. Yeni yeni işlerin içine giriyorum, görüşmeler filan yaptım. Ben seni yarın arasam!” dedim. Karım istemeye istemeye razı oldu. “Belki hafta sonu çocuklarla birlikte gelirim, seni çok özlediler, ben de özledim. İşyerindeki durumlara göre haber veririm sana!” dedi sözlerim üzerine. “İyi, tamam. Konuşuruz, çok öpüyorum!” diyerek kapadım telefonu. Ama o zaman da hafta sonu Alanya’ya Yasemin’in yanına gideceğimizi hatırladım. Daha sonra arayıp gelmemesini münasip bir şekilde söylemeliydim.

Hanımağa’nın yanına geçtim tekrar. “Tamam hallettim!” dediğimde “Gel o zaman!” diyerek yanını işaret etti. Uykusu dağılmış gibiydi. Yanına uzandım ve dudaklarından öpmeye başladım. Az önce tepki vermeyen Hanımağa şimdi öpmeme ateşli şekilde karşılık veriyordu.

Dudaklarından sonra boynunu ve memelerini öptüm. Bornozu iyice açtım. Hafif şişkin yuvarlak karnını öptüm, göbek deliğinin üstünde dilimi gezdirdim. Aşağı kaydım. Bacaklarını ayırdı iki yana dizlerinden bükerek. Önce kasıklarını öptüm, ardından amının dudaklarını emmeye başladım.

Baş parmaklarımla ayırdım amını. Dudaklarının hemen üstünde şişkin kırmızı bir et parçası vardı, bızırıydı bu. Dilimi uzattım ve bızırına değdirdim. Hanımağa’nın dolgun vücudu yatağı titretircesine sallandı. Amının pembe boşluğuna soktum sonrasında dilimi. Sıcak ve ıslak içinde götürüp getirdim. Amını boydan boya köpek gibi yaladım uzun uzun. Sonra yeniden bızırına dokundurdum. Hanımağa yine sarsıldı. Çok hoşuna gitmişti.

Bızırına değdirdiğim dilim onu biraz daha ateşlendirip şişiriyordu. Dudaklarımın ucunda vakumladım, içime çektim. Hanımağa kendinden geçercesine vücudunu kaldırıp indiriyordu şimdi. “Ananı sikim!” dedi gözleri kapalı halde. “Sevdin mi!” diye sordum doğrulup. “Devam et lan, konuşma!” dedi sinirli bir ses tonuyla.

Sağ orta parmağımı amının içine sokup çıkartmaya başlamışken, bızırını da sol elimle ovalıyordum. Hanımağa zevkle inliyor, memelerini sıkıp avuçluyordu. Sarı saçları yastığın üzerine yayılmıştı. Zaman zaman kalçalarını ve kasıklarını sıkıp bırakıyordu.

Yarağım sertleşmişti ama içine girmek istemiyordum. Şarabın da etkisiyle kendimi tutabiliyordum. Amındaki parmağımı çıkardım ve yavaşça alta kaydırıp göt deliğini yoklamaya başladım. Hafifçe zorladığımda parmağım kolayca girdi içine. Göt deliği sıkıydı ama parmağımı soktukça daha da giriyordu. Dün gece götten vereceğine dair söz vermişti, ben de bunun inancıyla parmağımı dibine kadar soktum. Hanımağa’dan herhangi bir tepki gelmedi. Parmağımın götünde olmasından rahatsız değildi.

Sağ başparmağımı amına soktuğumda dolgun vücudu yeniden sarsılıp titredi. Parmaklarım iki deliğini de doldurmuştu. Arada bızırını da elliyor, dilliyor ve vakumluyordum. Götündeki parmağımı yavaşça sokup çıkartmaya başladım. Hanımağa’nın göt yanakları taş gibi sertleşip yumuşamaya başladı tıpkı kalçaları gibi.

Götünü bir ara havaya kaldırır gibi oldu, göt yanakları sımsıkı hale gelirken delik içindeki parmağıma müthiş bir baskı yaptı. Sanki jilet gibi kesiyordu parmağımı. “Ihhhh!” sesleri istemsizce dudaklarından dökülürken nefes alışverişi sıklaştı ve şiddetlendi. Burun kanatları hızla açılıp kapanıyordu. Götünü serbest bıraktığında rahatladım ama hemen sonra yeniden sıktı kendini. Memeleri sallanıyordu durmadan. Karnının etleri eşlik ediyordu buna.

Hanımağa zevkin doruklarındaydı ve parmaklarım yetmişti buna. Götündeki parmağımı ileri geri oynatmaya devam ederken amındaki parmağımı da içinde götürüp getiriyordum. Amının yağlı zevk sıvısı parmağımı yakıyordu sıcaklığıyla.

Derken Hanımağa’nın vücudu elektriğe tutulmuş gibi sarsılmaya başladı. Sağ elini amına atarken sol eliyle memelerini avuçlamıştı. Her iki parmağımı hızlı hızlı oynatmaya başladım bunun üzerine. Parmaklarımın ön ve arka deliklerindeki gidiş gelişleri onu çıldırtmıştı resmen. “Uhhh, ahhh, ımmm, ayyyy!” sesleri doğru yolda olduğumu gösteriyordu. Kasıklarını ve göt yanaklarını bir sıkıp bir gevşetiyor, özellikle götündeki parmağıma büyük baskı yapıyordu.

Saniyeler sonra hareketleri yavaşladı ve azaldı. Hızlı nefes alışverişleri yavaş yavaş düzenli hale gelirken vücudu pamuk gibi yumuşamıştı. Götündeki parmağımı çıkardım, amının sıvısı başparmağımı kaplamıştı. Hanımağa’yı yatağın üzerinde bırakıp banyoya geçtim. Ellerimi iyice sabunlayıp yıkadıktan sonra yanına döndüm.

“Amına koyim senin, mahvettin beni!” dedi mayışmış halde. “Daha sikmedim bile!” dediğimdeyse “Siksen bu kadar zevk almazdım!” dedi. Yanına uzanıp sarıldım, yanaklarını, dudaklarını öptüm. Alnında minik ter damlacıkları birikmişti, onları emdim…

“Dün şey demiştin hani, arkadan vereceğini söylemiştin!” dedim çekinerek. Nasıl bir tepki vereceğini bilmediğim için korka korka söyledim. Yan yan baktı, “Öyle mi demiştim!” diye sordu. “Evet!” dedim fısıltılı bir sesle. “Sen de götçü çıktın!” dedi hafifçe doğrulup. Sessiz kaldım bu sözüne.

“Karını siktin mi hiç gerisinden!” diye sordu bu kez. “Çok!” dediğimde inanmamış gibi kaşlarını kaldırdı. “Daha nişanlıyken başlamıştık, evlendiğimizde de devam ettik!” dediğimde “Kızı daha evlenmeden siktin yani!” dedi gülerek. “Öyle oldu!” dedim karşılığında.

Vücudunu okşayıp omuzlarını öperken “Yapalım mı şimdi!” diye sordum. Yine yan gözle baktı. Ters ilişkiye girmek pek istediği bir şey değildi ama bana da verdiği söz vardı. İki durum arasında aklı gidip geliyordu, gözlerinin hareketleri bunu gösteriyordu.

Kendi kendine konuşur gibi “İfademi almaya başladıkları zaman… Anlatmıştım ya hani… Orospu çocuğu üvey babam… Bir gece saldırdı… Annem yanı başımda aldığı uyuşturucudan sızmış, kendinde değil… Piç ellerimi bağladı, arkamdan geçti ırzıma… Canımın acısından günlerce uyuyamadım… Ondan sonra her sattığı adam da tadına baktı arkamın… Apo bile bazen hem de zorla yapıyordu… Kendi karısıydım ama sanki sokak orospusuymuşum gibi davranıyordu… Bana arkadan dediğin vakit aklıma kötü hatıralar geliyor…!” dedi.

Sözleri bittiğinde ne diyeceğimi bilemedim. Gözleri uzaklara dalıp gitmişti. Sıkıca sarılıp yanaklarını öptüm, “İstemiyorsan yapmayalım!” dedim. Ama Hanımağa verdiği sözün arkasındaydı. “Söz verdiysem yaparım!” dedi gülümseyerek. Ardından da “Sana da vermeyeceksem kime verecem!” dedi.

Beni omuzlarımdan bastırarak sırtüstü uzandırdı. Alta kayıp kendi halindeki yarağımı tuttu. Saçlarını geriye atıp eğildi ve ağzına aldı. Kafasını emmeye başladı. Islak pembe dudaklarının dokunuşu, dilinin kafasındaki hareketleri yarağımı sertleştiriyordu her saniye. Taşaklarımı emiyor, dilini kasıklarımda gezdiriyordu.

Yarağım yeterince sertleştiğindeyse kendisi sırtüstü uzandı yatağa. Memelerini avuçlarken üzerine oturur halde arasına koymamı istedi. Göğsünün üstüne oturur gibi çıktım, dizlerim yatağın üstündeydi. Kaldırdığı yarağımı memelerinin üzerine koydum, ileri geri oynatmaya başladım. Hanımağa başını kaldırır gibi yaptığında biraz daha öne kaydım ve yarağımın kafasını ağzına verdim. Dolgun ve yumuşak memelerinin üzerinde oynattığım yarağım beni zevklendirirken o da kafasını emerek zevke geliyordu.

Memelerinin arasındaki boşluğa soktum daha sonra yarağımı. İki memesi üzerini hamur gibi kapatmıştı. İçinde ileri geri oynattığımda sıcaklığını hissettim. Parmak uçlarımın arasında memelerinin etli uçlarını sıkıyordum. Hanımağa’nın elleri ise belimde ve götümde geziniyordu bu anlarda.

Bir süre sonra kalktım, doğruldum dizlerim üzerinde ve ileri kaydım. Belimi eğdim ve ağzına soktum yarağımı. Adeta amını sikiyormuşum gibi ağzını sikiyordum Hanımağa’nın. Ayırdığı dudaklarının arasından boğazının diplerine kadar alıyordu içine. Gözlerini kırpmadan bakıyordu bana, elleri yine götümde geziniyordu.

Ağzının sıcaklığı yarağımdan vücuduma yayılıyordu. Ara sıra porselen dişlerinin keskinliğini hissediyordum yarağımda ama nazikçe ve zevke erişmem için yapıyordu bunu. Tırtıklı kondomun kadını zevke taşıması gibi bir şeydi.

Bir ara ağzına iyice soktum yarağımı, ağzı açık kaldı bir süre, salyası akar gibi olup nefessiz kaldığını düşündüğümde çektim. Ancak Hanımağa’nın hoşuna gitmişti bu. “Bi daha yap!” deyince yeniden dibine kadar soktum ağzına. İçinde beklettim epey bir zaman. O anlarda göt yanaklarımı sıkıyordu. Yarağımı çıkardığımda yeniden yapmamı istedi.

Biraz aşağı kaymasını istedim. Dediğimi yaparken bacaklarımı daha da ayırıp götümü indirdim. Yatağın duvara dayalı ahşap başlığına ellerimi koydum ve ağzına verdim yarağımı. Hanımağa kalçalarımdan tutarken tıpkı amına sokuyormuşum gibi yarağımı ağzında ileri geri oynatmaya başladım. Hanımağa’nın ağzı büyükçe bir O harfini almıştı. Tıpkı bir am gibi kullanıyordu ağzını. Kalın dudakları amının dudaklarının yerini almış, dili ise amının içindeki kırmızı et parçası olmuştu.

İnleye inleye yarağımı veriyordum ağzına. Belimi kaldırıp indirdikçe yarağım ağzının derinlerine kadar girip çıkıyordu. Hanımağa’nın açık kahverengi gözleri büyümüş, onları bir saniye ayırmadan gözlerime dikmişti. Ama bu şekilde giderse ağzına boşalacaktım. O yüzden “Yeter bu kadar!” dedim heyecanla. Kendimi geri çekip yarağımı çıkardım ağzından.

Hanımağa ellerinden destek alarak doğruldu yatakta ve sol tarafı üzerine uzandı. “Çok oldu arkadan vermeyeli, biraz sabun sür!” dediğinde “Tamam!” dedim. Kalbim heyecandan yerinden çıkacak gibiydi. Bir koşu banyoya girdim. Lavabonun yanındaki minik şampuanlardan birini kapıp yanına döndüm.

Hanımağa iki elini yatağa koymuş, sol yanı üstündeydi. Arkasına uzandığımda sağ bacağını kaldırdı havaya. Şampuanın kapağını açarken ellerim heyecandan titriyordu. Sağ orta parmağıma biraz döktüm ve arkadan belirmiş göt deliğine yavaşça soktum. Parmağımı içinde götürüp getirirken sağa sola çevirdim. Hanımağa sarı saçlarını bir eliyle arkasında toplarken “Oldu mu!” diye sordu. “Oldu herhalde!” dedim ve parmağımı çıkardım. Ne olur ne olmaz diyerek biraz da yarağımı şampuanladım.

Sol yanımın üstündeydim ben de. Sağ bacağını dizinin arkasından tutarak kaldırırken kalkık yarağımı götünün yarığına bastırdım. O an keyifle inlerken bir an boşalacak gibi oldum. Dolgun götünün arasındaki derin vadide ileri geri oynattım yarağımı. Göt deliği belirmişti, yavaşça kafasını tutup bastırdım deliğe. Hanımağa başını geriye atıp “Yavaş ol!” dedi fısıltıyla. “Tamam!” dedim aynı şekilde ve biraz daha bastırdım.

Sıkı ama yumuşak göt deliğinin ağzı hafifçe açılırken yarağımın kafası içine girmeye başladı. Belimi oynattım ve biraz daha bastırdım. Oluyordu, yarağım götüne ağır ağır giriyordu. Hanımağa’nın hafiften ıkınır gibi ses çıkardığını işittim. Alt dudağını ısırırken başını geriye atmış bana bakıyordu.

Yarağımın kafası götüne girmişken gidip gelmeye başladım. Göt deliğinin sıkılığı çok hoşuma gitmişti. Yarağımı bastırıp içeri sokuyor, sonra yavaşça çıkarıyordum. Deliği her seferinde milim milim açılıp genişlerken Hanımağa’da minik ıkınmalarına devam ediyordu.

Sağ bacağımı dizimden büküp çektim. Sol elimi altından uzattım ve şişkin sol memesini avuçlayıp onu da kendime çektim. Sağ bacağını yukarda tutmaya devam ediyordum. Belimi ve götümü ağır ağır oynatarak sikiyordum götünü.

Hanımağa ellerini iki yana açıp yatağa daha da bastırdı. Hafiften canı yanar gibi sesler çıkardı ama dudaklarını emip ısırdıkça beni zevke getiriyordu. Yarağımın götündeki gidip gelmelerini hissettikçe aldığım tat ve zevk katlanarak çoğalıyordu.

Avucumdaki memesini sıkıyordum. Kasıklarım yuvarlak ve dolgun götüne çarpmaya başlamıştı. Tok bir sesin yavaş yavaş sikişimize eşlik etmesinin ilk adımlarıydı bu. Saniyeler birbirini izlerken şampuanlı yarağımın giriş çıkışları götünün açılmasını sağlamıştı. Artık dibine kadar girip çıkar olmuştu yarağım ve yüklenmelerim gitgide artıyordu.

Hanımağa acıdan mı zevkten mi olduğunu anlayamadığım seslerle ıkınıyordu. Beyaz yüzü hafiften kızarmış ve terlemişti. Dudaklarını emiyor, ısırıyor, arada pembe dilini çıkarıp dudaklarını yalıyordu. Boştaki sağ memesi löpür löpür oynarken sol memesini sıkıp sıkıp bırakıyordum.

Derken Hanımağa durmamı istedi. Yavaşça çıktım götünden ve elimi altından çekip dizlerimin üzerinde doğruldum. Hanımağa da yavaşça kalktı. Başının altındaki yastığı karnının altına koyarak yüzüstü uzandı. Bacaklarını ayırdı iki yana ve götünü hafifçe kaldırdı. Bu şekilde götü önümde bir tümsek halinde yükselmişti.

“Az daha sabunla!” dedi emir verici bir tonda. Şampuan tüpünü açıp avucuma döktüm ve yarağıma yedirdim. Hanımağa’nın göt deliğinin içinde kızaran yarağım şampuan sayesinde krem rengine büründü. Şampuandan bir miktar da göt deliğinin etrafına sürdüm ve dizlerimin üzerinde eğildim. Sağ elimle kalkık yarağımı tutarken sol elimle göt deliğini çıkardım ortaya.

Deliğin ağzı şampuanla beyazlamışsa da kızarıklığı geçmemişti. İçinde kırmızı ile kara arası bir boşluk vardı. Âdet yerini bulsun diye ağız dolusu tükürüğümü deliğin ağzına bıraktıktan sonra yavaşça sokmaya başladım yarağımı. Yeniden şampuanlamamın etkisiyle yarağım kolayca girdi içine. Ellerimi yatağa koyarak klasik pozisyonda amına giriyormuşum gibi uzandım üzerine. Her saniye yarağım götünde gözden kayboldu bu sayede.

Tamam olduğuna kanaat getirdiğimde hızlı hızlı abanmaya başladım. Hanımağa sol yanağını yatağa bastırıp hızlı hızlı nefes alıp verirken götüne pompalıyordum. Yarağım boydan boya girip çıkıyordu götüne ve Hanımağa ıkınıyordu sürekli. Yüzünü kaplayan saçlarını sıyırdım, yanaklarını öpmeye başladım. Biraz daha yavaşladım altta. Ağır ağır sikerken onun sıcak nefesini burnumda, dudaklarımda hissediyordum.

Yavaşlamam ıkınmalarını azaltmıştı ama bir süre sonra Hanımağa’nın iniltileri yeniden artmaya başladı. “Gelmedin mi lan!” derken ona cevap vermek yerine erkenden gelebilmek için hızlandım. Var gücümle abanıyordum götüne. Zevk denizinde kulaçlar atıyordum ama Hanımağa karşılığında eziyete uğruyordu.

Hanımağa’nın arka arkaya sorduğu “Gelmedin mi!” sorularına “Az kaldı!” diyerek yanıt versem de ne zaman boşalacağımı kestiremiyordum. “Ananı sikecem, hadi lan!” demeye başladı bu sefer. Yarağımın gidip gelmeleri göt yanaklarını gümbürdetip löpür löpür oynatıyordu. İyice terlemiş kasıklarımın onun yuvarlak götüne çarptıkça çıkan “Şlop şlop şlop şlop!!” sesleri eşliğinde iniltilerim yatak odasını çınlatıyordu.

Hanımağa debelenir gibi olduğunda sırtına bastırdım, “Az kaldı sabret!” dedim heyecanla. “Hadi lan puşt!” diyerek karşılık verdi. Yarağım şampuana bulanmış götünde tıpkı amındaymış gibi gidip geliyordu artık. Yüklenmesem kendiliğinden içine girecek gibiydi. Hanımağa’nın baskısı sonuç vermeye başlamıştı. Artık yarağımın kafasından taşaklarıma, oradan kasıklarıma ve giderek tüm vücuduma yayılan yoğun bir gıdıklanma benzeri heyecan dalgasına kapılmıştım.

Terlemiş ve yorulmuştum. Dirseklerimi yatağa koydum ve yalnızca belimle götümü oynatarak götüne pompaladım. İniltilerim onun seslerini bastırırken boşalmama saniyeler kaldığını anladım.

Sonunda kendimi üzerine bırakıp boşalmaya başladım götüne. Birkaç defa daha gidip geldikten sonra nefesim kesilmiş gibi yığıldım. Altımdaki Hanımağa’da tıpkı benim gibi kendinden geçmiş haldeydi. Beyaz yüzü alev alev yanıyordu. “Amına koyim senin, kalk üstümden!” dedi sertçe.

Yavaşça çıktım götünden. Göt deliğinin ağzı kırmızıyla mor karışımı bir renkteydi. Döllerim şampuana karışmıştı. Kalbim çarpıyordu şiddetle. Sonunda muradıma ermiş Hanımağa’yı dolgun götünden sikmiştim. Bunun heyecanı ve gururuyla yanına uzandım. Bir süre öylece kaldı. Aldığı nefeslerle geniş sırtı inip kalkıyordu.

Birkaç dakikanın sonunda başını göğsüme koydu, saçlarını sırtına attı. Çıplak göğsümü öptü birkaç kez, memelerimi emdi. “Amma geç geliyorsun!” dedi gülümseyerek. “Sana mahcup olmak istemedim!” dedim terli alnını öptükten sonra.

“Yasemin’in dediği kadar varmışsın!” dedi daha sonra. “Ne!” dedim şaşırarak, “Yasemin mi!” diye ekledim. Onunla geçirdiğim geceden bahsediyordu, demek konuşmuşlardı bununla ilgili.

“Ne anlattı sana!” diye sordum. Sol elinin parmakları göğsümde ve karnımda gezinirken “Yatakta çok iyiymişsin dedi, hakikaten her seferinde şahit oluyorum buna!” diyerek güldü. “Yasemin bana da bir şeyler söylemişti!” dediğimde başını kaldırıp “Ne söyledi!” diye sordu merakla.

“Senin benden hoşlandığını, onun için beni yakınında tuttuğunu söylemişti!” dediğimde “Vay orospu vay!” dedi sinirlenmiş gibi. Ama bunu derken gülümsüyordu. “Ben ihtimal vermemiştim ama doğru söylüyormuş kadın!” dediğimdeyse “Doğru!” dedi ve başını yatağa koyup tavana dikti gözlerini.

“Kocan öldükten sonra kimse olmadı mı hayatında!” diye sordum. Kaç zamandır aklımdaki soruydu bu. Gözlerini dikip baktı bana, sağ eli saçlarımda gezindi. “Eğer öyle olsaydı şu an Hanımağa değil sokaklarda arabalara işaret eden kadınlardan biri olurdum. Hayatımda Apo’dan sonra ikinci erkek sensin. Ama bunun kıymetini bil. Benim yüzümü kara çıkartma. Her şeyimi veriyorum sana. Yavşayıp beni üzmeye kalkma sakın, akraba falan dinlemem ben de seni üzerim!” dedi burnumu tutup çekerken.

Bir süre sessiz kaldık. Sonra yan döndü, gözlerime bakarken gülümsüyordu. Saçlarımı okşadı, göğsümü ve karnımı öptü. Bir şey söyleyecek gibiydi. “Sana bir şey diyecem ama kızma!” dediğinde “Hayırdır, ne diyeceksin!” dedim.

“Kocam olmanı istiyorum!” dediğinde “E olduk ya zaten. Allah katında karı koca olduk dedin ya sabah!” diyerek karşılık verdim. “Öyle değil, gerçeğinden bahsediyorum. Nikâh yapalım!” deyince göğsüme yumruk yemiş gibi oldum. “Ne! Sen deli misin? Ben evliyim unuttun mu, hem de senin yeğeninle, onu boşayıp seni mi alayım!” dedim.

“Lan geri zekâlı, lafımı bitireyim önce. Onu boşa beni al demiyorum sana. Benim dediğim imam nikâhı. Zaten o türlü bir şeyin olması mümkün değil. Kendi aramızda yaparız, hiç kimseler bilmez. Böyle kendimi senin metresinmiş gibi hissediyorum. Ama öbür türlü gerçekten kocam olursun. Hem dinimizce bunun bir sakıncası da yok, dörde kadar yolu var!” dedi beyaz dişlerini göstererek gülerken.

“Sen ciddisin yani!” dedim yatakta doğrulup. “Yani bilmiyorum aslında kararsızım!” dedi bu kez. Sonra da “Bilmiyorum valla, birkaç kez düşündüm ama pek olacak bir şey gibi değil di mi!” diyerek karşılık verdi. “Bence bir daha düşünme bunu. Olacak değil hem de hiç değil. Bu metres falan laflarını da bırak. Senden hoşlanmasam burada olmazdım” dedim. Sözlerim üzerine küçük bir öpücük kondurdu dudaklarıma.

Sonra da doğrulup kalktı yataktan ama yüzünde hafif bir acı ifadesi belirdi. “Amına koyim senin, götçü pezevenk!” dedi sinirle. Hanımağa banyoya geçerken ben de onu takip ettim…

Ben Esra telefonda seni bosaltmami ister misin?
Telefon Numaram: 00237 8000 92 32

Bir yanıt yazın